Menu

Sendika hakkını kullanmanın karşılığı kara liste olmamalı

28 June 2018 - Adaletin İş Yüzü, Güncel

Sendika üyeliği Anayasa’yla güvence altına alınmış temel bir sosyal haktır.

Sendika üyeliği sadece Anayasa’yla değil, uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmış bir haktır.

Anayasa Mahkemesi de sendika hakkının sadece anayasal güvence altında olmadığını, uluslararası sözleşmeler, bu sözleşmelere göre kurulmuş uzman kuruluşların içtihat niteliğindeki kararlarıyla da güvence altına alınmış olduğunu belirtmiştir.

Eğer Türkiye sık söylendiği gibi, anayasal bir devletse, bir hukuk devletiyse, bir muz cumhuriyeti değilse, anayasal güvence altında olan sendika hakkı bu kadar kolay çiğnenmemeli çiğnenememelidir.

İşçiler sendika üyesi olurken, aslında anayasal haklarını kullanıyorlar.

İşveren her sendikasızlaştırma eyleminde sadece işçilerin hakkını gasbetmiyor aynı zamanda Anayasa’yı da Anayasa mahkemesi kararlarını da ben takmıyorum, dinlemiyorum diyor.

Üstelik sendikal özgürlüğü engelleme suçunu işliyor. Bu öyle bir suç ki, yönetenlerin kanunla dahi özüne dokunamayacakları açıkça Anayasa’da belirtilen bir hakkın tamamen ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaktadır.

Doğal olarak sendika hakkını kullandığı için işten işçi çıkartırken, ben sendika hakkını kullandığı için çıkardım demiyor. Kendince bir gerekçe uyduruyor.

Sendika üyesi olana kadar performansında hiçbir sorun olmayan işçiyi bir anda performansı düşük ilan ediyor.

Sendika üyesi olana kadar işine bağlı, saygılı işçiyi sendika üyesi olur olmaz amirlerine karşı saygısız ilan ediyor.

İşten çıkartılan arkadaşlarını çay molasında ziyaret eden işçileri yasa dışı eylem yapmakla suçluyor.

Sırf işveren gerekçe uydurdu diye herkesin bildiğini, işçi bir de mahkemelerde kanıtlamak için sürüm sürüm sürünüyor.

Daha acısı işverenler kara listeler yapıyor. Sendikal nedenlerle işten attıkları işçileri işsizlikle cezalandırmak için, kendi iş kollarındaki tüm işyerlerine bu işçiler sendikal nedenlerle işten atıldı diye listeler yolluyor.

Daha utanmazları, iş başvurusu kabul edilmiş işçiyi arayıp, davandan feragat etmezsen yeni işyerin için sana referans belgesi vermem diyor.
Yasayı çiğnemekten utanmıyorlar.

Bir insanı işinden etmekten vicdanları sızlamıyor.

Sendikasızlaştırmayı kendileri açısından bir hak olarak görüyorlar.

Yasa dışı davranmanın ahlaksızlık olduğunu akıllarına dahi getirmiyorlar.

Yasa dışı olmak, ahlaksız olmak, vicdansız olmak, onları hiç rahatsız etmiyor.

Örneğin ekmeğini namusuyla kazanmış, alın teri dökmüş herhangi bir insan gibi sabah çocuklarıyla kahvaltıya oturabiliyor, insan içine çıkabiliyor, eğleniyor, saygı görmeyi bekleyebiliyor, hatta saygı da görebiliyorlar.

Gençlik arkadaşım Galip anlatmıştı: 1980’li yıllarda banker fırtınası tüm hızıyla eserken, köyün camisi için toplanan parayı imam bankere yatırmış.

Banker de parayı alıp kaçınca köylünün cami için topladığı paralar da uçmuş. Yaşlılardan birisi namaz çıkışı paraları bankere yatıran imamın yakasını toplamış:

“İmam efendi imam efendi Allah’ın gazabı hükümetin hışmı üzerine olsun ve de üstelik…” diye saymış.

Sendika hakkını kullanan işçileri işten çıkartan, işten çıkarttığı işçiyi işsizlikle terbiye etmeye kalkan, işçinin SGK primini, vergisini çalmayı hak olarak gören, anayasaya yasalara uymamayı alışkanlık haline getirmiş olan tüm işverenlere sesleniyorum:

“Allah’ın gazabı hükümetin hışmı üzerine olsun ve de üstelik…”

Anayasal güvence altında olan sendika hakkını kullandığı için işinden olan, işsizlikle terbiye edilmeye çalışılan tüm işçilere sesleniyorum. Hakkınızı sonuna kadar aramaktan vazgeçmeyin. Bilin ki sizlerin anayasal haklarınızı gasbeden işverenleri ne Allah’ın gazabından duyacakları korkuları ne de hükümetin hışmından duyacakları çekince geri durduracaktır. Onların tek korkuları, en az kendileri kadar sizlerin de birlik beraberlik içinde sendika, siyasi görüş, din, dil, etnik köken ayrımı yapmaksızın birlik olmanızdır.

Bugün işten atılmamış olan işçiler, eğer anayasal haklarını kullandıkları için işten atılan arkadaşlarınız yenilirse bilin ki, bu sizin geleceğinizin de kararmasıdır. Bugün sendika hakkı için, işi için kendisine atılan iftiralara aldırmaksızın mücadele veren arkadaşlarınız kazanırsa bu tüm işçilerin kazanımı olacaktır.

Eğer bu ülkede bir nebze olsun hukuktan bahsedilecekse, sendika hakkını kullanmanın karşılığının kara liste olmayacağı, hiçbir işverenin böyle bir vicdansızlığa başvurmayacağı güvence sistemini yaratmak zorunludur. Böyle bir güvence sistemini yaratmak ise Anayasa’nın 2 ve 5. maddelerinin devlete getirmiş olduğu bir yükümlülüktür.

30 Mayıs 2018, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>