Bülbülün çektiği dili belası” derler. İş yasası bu belayı, işçi ve işveren açısından iş sözleşmesini haklı nedenlerle sona erdirme nedenleri arasına almıştır.
İşverenin işçinin veya aile üyelerinden birinin şeref ve haysiyetine dokunacak sözler söylemesi, işçiye iş sözleşmesini altı iş günü içerisinde haklı nedenlerle sona erdirme hakkı verir. İşçi bu durumda kıdem tazminatını alarak işten ayrılabilir.
Aynı şekilde işçinin işverenin veya ailesinin veya bir başka çalışanının şeref ve haysiyetine dokunacak sözler söylemesi işverene altı iş günü içerisinde işçiyi tazminatsız işten çıkartma hakkı vermiştir.
İşveren işçiye küfrettiği için işçinin iş sözleşmesini sona erdirmesine çok fazla rastlanmaz. İşçi ya küfrü sineye çekmek, işi için katlanmak zorunda kalır ya da işten çıksa dahi işverenin kendisine küfrettiğini, hakaret ettiğini kanıtlayamaz. Haklıyken haksız konuma düşer.
İşçinin küfürlü konuşması ise, işveren tarafından sık sık haklı fesih nedeni yapılır. İşveren işine geldiği sürece işçilerin küfürlü konuşmalarını görmezlikten gelir. İşçiyi işten çıkartmak istediğinde ise, hemen küfrün ne denli kötü bir şey olduğu akla getirilir ve işçi işten çıkartılır.
Daha acısı, bazı işçilerin kendi arkadaşlarını işveren istediği için, işverene ihbar ederek işten attırması da sık karşılaşılan bir durumdur.
Oysa çalışmak zordur. Gerilim ise çalışmanın doğal sonuçlarındandır. Çalışırken çalışan gerilir.
Çalışırken zamanla yarışmak zorunda kalınır. Hata yapma olasılığı çalışanı gerer. Çoğunlukla çok kısa zaman aralıkları içerisinde sürekli tekrarlamak zorunda kalınan hareketlerle sürdürülen çalışma, gerilimi daha da artırır.
İşi yetiştirme telaşı, yetiştirmezse işten atılma riskiyle yüz yüze kalınması, çalışanın kabusudur.
Bu gerilimle baş etmenin yollarından birisi, gerilimin yarattığı kızgınlığı, öfkeyi bir biçimde boşaltmaktan geçer.
Gerilim altındaki insanların en sık başvurduğu, rahatlama yöntemi küfürdür.
İnsanlar öznesiz küfürler ederler.
İşler ters gittiğinde, makine zamansız durduğunda, iş aletlerine, işe, hatta kendilerine küfrederler. Çok sıkıştıklarında yanlarında birlikte çalıştıkları arkadaşlarıyla küfürlü konuşurlar.
Küfürlü konuşma, argo sözcüklerle kendini ifade etme her durumda haklı fesih nedeni olarak görülmemelidir.
İngiltere’de çalışanların küfür etmesinin etkileri üzerine bir araştırma yapılmış.* Araştırmanın sonuçları ilginç. Bu araştırmada, çalışanların kendi aralarında argo ve küfürlü bir dil kullanmalarının, ağır hakaret boyutuna ulaşmadığı sürece aralarındaki bağı güçlendirdiği gözlemlenmiş.
Aynı araştırmaya göre, argo ve küfür çalışanların üzerlerindeki gerilimi atmalarına yardımcı oluyormuş. Küfür aynı zamanda duygusal bir tepki olduğu için bu duygusal tepkinin bastırılıp çalışanların içine atmasındansa dışa vurup rahatlamalarının daha sağlıklı olduğu araştırmayı yapanlarca saptanmış.
Araştırmayı yapanlar, çalışanların kendi aralarında argo ve küfürlü konuşmalarının birbirine olan bağlılığını artırdığını gözlemlemişler. Üstelik araştırmayı yapanlar kadınlar arasında da küfür ve argonun erkeklerde olduğu gibi olumlu etkiye sahip olduğunu gözlemlediklerini ileri sürmüşler.
Dil insanın aynasıdır. Konuştuğumuz, ama hesapsızca oynamadan konuştuğumuz dil alt kültürümüzü dışa vurur. Şu veya bu ölçüde argo ve küfür alt kültürün içerisinde mutlaka vardır.
Öyle küfürler vardı, öyle sık, farkında olmadan kullanılır ki, ne küfür eden ne küfrü dinleyen o sözleri bir hakaret, küfür olarak algılamaz.
Küfür, alt kültürde kestirmeden özlü söz ifade etmenin bir yolu olarak da kullanılır. “Sirkeyi bekletmeyle olur mu şeker, aslını s… yim aslına çeker” der birisi. Bir diğeri, bir önceki neslin davranışlarının bazılarının bir sonraki nesle genetik kodlarla aktarıldığını kanıtlar. İlki de ikincisi de aynı şeyi söyler. Birisi yerine göre ayıplanır, diğeri, Nobel ödülü alır.
Küfür ve argo, her zaman herkesin yaşamında şu veya bu ölçüde yer almıştır. Bu sosyal bir gerçekliktir. İşverenlerin, içerisinde küfürlü sözcükler geçmese de buyurgan bir dil kullanmayı işveren olmaktan gelen bir hak olarak gördükleri, işçileri ağır çalışma koşullarına mahkum ettikleri koşullarda işçiyi küfrettiği için tazminatsız işten atmak ağır ve adaletsiz bir yaptırımdır.
İşçilere küfretmeyin demek buza yazı yazmak anlamına gelecektir. Biz yine de küfür etmeyin işten atılırsınız diye uyaralım. Ama asıl iş yargılamasını yürütenleri küfrün nasıl bir gerçeklik olduğunu görmeye davet edelim. Küfür her durumda işçinin haklı nedenlerle tazminatsız işten çıkartılma fesih nedeni olamaz olmamalıdır.
* http://www.unipedi.com/ekonomi/2016/07/27/genel/is-hayatinda-kufurlu-dil-iyi-midir/
13 Eylül 2017 / Adaletin İş Yüzü – Evrensel Gazetesi