Kenan Evren 12 Eylül darbesinin lideriydi. Türkiye’nin son 40 yılını şekillendiren 12 Eylül darbesinin kudretli paşası Genelkurmay Başkanı, darbe sonrasında Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanıydı.
Kenan Evren 2012 yılında gerçekleştirdiği darbe nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmaya başladı.
Ceza aldı. Ancak aldığı ceza henüz kesinleşmeden 98 yaşında öldüğü için devlet töreni ile gömüldü. Darbeci olarak mahkumiyeti kesinleşmeden cumhurbaşkanı sıfatını yitirmeden gömüldü.
Kenan Evren 1983 yılında, başında bulunduğu Milli Güvenlik Konseyinde grev hakkının kapsamının daraltılmasını dehasını konuşturarak açıklıyordu.
Kenan Evren’e göre kömür ve petrol ülkenin enerji kaynaklarının başında gelir. Enerji, kömür ve petrole bağlıdır. Petrol sektöründe greve izin verilse, trenlerin bir kısmı mazotla işliyor, trenler durur. Elektrik santrallerinin birçoğu kömür ve petrolle çalışıyor. Tutarlı olmak gerekir. Bir yandan elektrikte, hava gazında grev yapılmaz diyoruz ama kömür de bunlara bağlıdır. Üstelik taşımacılıkta grev yapılamaz diyoruz o da akaryakıta bağlıdır. Madem elektrik, su ve hava gazında grev yasaklarını kabul ettik kömürde de olmalıdır. Zaten kömürde alınan grev kararları Milli Güvenlik Kurulunun kararlarıyla ertelenmiştir. Ertelenen grevler sonrası uyuşmazlık Yüksek Hakem Kuruluna gidecektir. Kömür üretmek “Çok ağır bir hizmettir, işte gördük, yine 90-100 kişi birden gidiverdi. Grev olmadan da devlet onların haklarını zaten korur.”*
Kenan Evren devletin kömür işçisinin hakkını zaten koruyacağını greve gerek olmadığını söylüyordu. Kenan Evren bu sözü söylediğinde sıfatı devlet başkanıydı. Vatandaş Kenan Evren olarak değil, devletin başında devleti temsil eden, Devlet Başkanı Kenan Evren olarak devletin hak verdiği yerde olur olmaz zamanda greve çıkılamayacağını ilan ediyordu.
Kenan Evren dediğini yaptı. Grev hakkını düzenliyorum diye hazırlattığı yasayla etkili bir şekilde grev yapılmasını ‘grev ertelemesi’ adı altında yasaklayan bir sistem kurdu.
Kenan Evren aramızda yok. Sokaklarda gezmiyor. Televizyonlarda boy göstermiyor. Cismi öldü. Ne var ki kurduğu sistem tıkır tıkır işlemeye devam ediyor. Cam işçisi, metal işçisi, sağlık işçisi, banka çalışanları, sendikalarının almış olduğu kararla greve çıkmak istiyorlar ancak daha greve çıkılmadan grevin milli güvenliği, genel sağlığı tehlikeye düşüreceği varsayılarak grevler erteleme adı altında yasaklanıyor. Tıpkı Kenan Evren’in dediği gibi, ertelenen grevler sonrasında uyuşmazlık Yüksek Hakem Kuruluna gidiyor. (YHK) Yüksek Hakem Kurulu taraflara rağmen uyuşmazlık hakkında karar veriyor. İşçinin alacağı ücreti, ikramiyesini, çalışma saatlerini YHK kararlaştırıyor. YHK’nin kararı toplu iş sözleşmesi yerine geçiyor ve kesin.
Kenan Evren grev hakkına karşı değildi. Etkili, günlük yaşamı olumsuz etkileyecek, işvereni zora sokacak grevlere karşıydı. Kenan Evren grev yapılsın ama grev nedeniyle hiç kimse etkilenmesin, hatta grev yapıldığını hissetmesin istiyordu.
Sistem tam da Kenan Evren’in istediği şekilde işlemeye devam ediyor. Grev binlerce cam işçisi, Mefar ilaç fabrikasında çalışan yüzlerce işçi, binlerce Akbank işçisi yaparsa yasak, gübre satışları yasak olduğu için zaten üretim yapılmayan Gemlik Gübre işçileri, İzmir’de Form Mukavva fabrikasında çalışan 43 işçi yaparsa serbest.
Üstelik Kenan Evren’in kurduğu sistem sadece işlemiyor, tam da Kenan Evren’in ileri sürdüğü mantıktan hareketle devletin en tepesinden, Cumhurbaşkanının dilinden OHAL’le birlikte savunuluyor. Kenan Evren’in fikirleri devletin tepesinden bir kez daha dile geliyor. Kenan Evren’i yargılayan devletin tepesindeki Cumhurbaşkanı MÜSİAD 24. Olağan Genel Kurulunda diyor ki:
“Birileri hâlâ olağanüstü hal var diye sızlanıyor. Onların kimler olduğunu biliyorsunuz. Ben de diyorum ki olağanüstü hal, girişimcilerimizin, yatırımcılarımızın önünü mü kesiyor, yoksa önünü mü açıyor? Eski OHAL’leri hatırlayın. Fabrikana giremezdin ya patron olarak. Biz geldik fabrikalarınızın kapısını açtık ya. Şu anda bu OHAL’de o tür tehditlerle karşımıza gelenler anında yasaların hukukun bize verdiği yetkiyi kullanmamızı kolaylaştırıyor. Öyle ikide bir kalkacak hemen grev bilmem ne, kusura bakma. O fabrika çalışmadığı zaman bunun zararını görecek olan işveren olduğu kadar aynı zamanda benim işçi kardeşimdir. Çalışmadığı zaman ne olacak? Oradan işçi kardeşim de zarar görmeyecek mi? Sendika kalkıp her ay normal olarak aldığı maaşı işçisine ödeyecek mi? Burada çok ciddi bir istismar mekanizması çalıştırılıyor. Bu mekanizmaya da bizim eyvallah etmememiz lazım…”**
Demek ki devlette devamlılık esastır sözü boş bir söz değilmiş. Demek ki sistemi kuranlar, kurdukları sistem ayakta kaldığı sürece ölmez, yaşarmış. Demek ki sistemi kuranların fikirleri kendileri cismen yok olsa da dile gelmeye, yaşamı şekillendirmeye devam edermiş. Demek ki Kenan Evren ölmemiş.
Demek ki 2017 Türkiyesi’nde grev hakkını savunmak, grev yaparak hak almak 43 Form Mukavva işçisinin omuzlarına, Selüloz-İş Sendikasına kalmış.
Varsın kalsın. Selüloz-İş Sendikası bir tek işçi ile tek kişilik grev yaparak akla mantığa aykırı toplu iş sözleşmesi düzenini teşhir etmiş bir sendikadır. Form Mukavva işçisi de 43 kişi ile Kenan Evren’in kurduğu ve halen Kenan Evren olmadan da yaşayan yasaklı sistemi teşhir ederek geleceğin hak mücadelesine ışık olmayı başaracaktır.
* 2822 sayılı Yasa Görüşmeleri, Milli Güvenlik Konseyi Tutanak Dergisi, Cilt 9, 145. Birleşim,03.05.1983, s.122
** https://www.evrensel.net/haber/322292/ohalinizle-yasalarinizla-isci-yol-yuruyemez
7 Haziran 2017, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi