OHAL ilan edileli neredeyse bir yıl olacak. Nerdeyse bir yıldır kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) yönetiliyoruz.
Üstelik bu KHK olağanüstü hal ilanı sonrası çıkartılmış olduğu için bir yetki yasası olmadan Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konuluyor.
Aslında OHAL, Anayasa’ya göre belirli koşulların dayattığı, geçici bir yönetim biçimidir. Anayasa Mahkemesinin E. 1991/6 ,K. 1991/20, T. 3.7.1991 sayılı 08.03.1992 Tarihli Resmi Gazete2de yayımlanan kararı OHAL ve OHAL koşullarında yürürlüğe konulan KHK nitelendirmesini yapan kararlardan birisidir.
Anayasa Mahkemesinin 1991/6 E. sayılı kararında “Olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine, hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın, demokrasilerde sonuçta bir ‘hukuk rejimi’dir” denilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 1991/6 E. sayılı kararına göre “… Anayasa Mahkemesi ‘olağanüstü hal KHK’si’ adı altında yapılan düzenlemelerin Anayasa’nın öngördüğü ve Anayasa’ya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı gerçekten bir ‘olağanüstü hal KHK’si’ niteliğinde olup olmadıklarını incelemek ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmak zorundadır.”
Anayasa Mahkemesi 1991/6 E. sayılı kararında “Sonuçta bir ‘hukuk rejimi’dir” dediği olağanüstü halin keyfiliğe dönüşmemesi için gerekli olan unsurları açıklamıştır. Karara göre:
1. “Olağanüstü yönetim usullerine, iç karışıklık, ayaklanma, savaş tehlikesinin baş göstermesi, savaş hali, doğal afet, ağır ekonomik bunalım ve bunlara benzer nedenlerle devletin ve toplumun güvenliğini büyük ölçüde sarsan durumlarla karşılaşıldığında başvurulur.”
2. “Demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri, hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmez.”
3. “Olağanüstü yönetimler kaynağını Anayasa’da bulan, anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan, yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir.”
4. “Ayrıca, olağanüstü hal yönetimlerinin amacı, anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır.”
5. “Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasına göre mutlak olarak korunması gereken ve olağanüstü hallerde bile dokunulamayan hak, özgürlük ve ilkeler şunlardır: a) Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler ile ölüm cezalarının yerine getirilmesi dışında kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; b) Kimse vicdan, din, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; c) Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; d) Suçluluğu mahkeme kararıyla saptanana kadar kimse suçlu sayılamaz.”
6. “Öğretide ‘ölçülülük ilkesi’ olarak adlandırılan bu ölçüte yer veren Anayasa’nın 15. maddesinin birinci fıkrasında olağanüstü yönetimlerde temel hak ve özgürlüklerin ancak ‘Durumun gerektirdiği ölçüde’ sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Bununla, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlandırılması veya durdurulması için başvurulan aracın, amacı gerçekleştirmeye elverişli, gerekli olması ve araçla amacın ölçülü bir oran içinde bulunması anlatılmak istenmektedir.”
7. “Olağanüstü hal KHK’leriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır.”
8. “Olağanüstü hal KHK’leri Olağanüstü Hal Yasası ile saptanan sistem içerisinde ‘Olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda’ uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir. Bu tür KHK’lerle yalnızca olağanüstü hal ilanını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için o duruma özgü kimi önlemler alınabilir.”
9. “Olağanüstü hallerde Anayasa’nın 121. maddesinin üçüncü fıkrasına göre çıkarılabilecek KHK’lerde konu sınırlaması yoktur. Ancak …Bu tür KHK’lerin düzenleme alanları, ‘Olağanüstü halin veya sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konular’la sınırlıdır.”
10. “Olağanüstü halin gerekli kılmadığı konuların olağanüstü hal KHK’leriyle düzenlenmesi olanaksızdır.”
11. “Olağanüstü halin gerekli kıldığı konular, olağanüstü halin neden ve amaç ögeleriyle sınırlıdır. İlan edilmiş olan olağanüstü halin nedeni, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin bozulmasıdır. …Şu durumda olağanüstü hal KHK’lerinin ‘Olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda’ olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı çıkarılmaları gerekir.”
Anayasa Mahkemesinin bu kararında dile getirdiği hukuki ölçütler açısından OHAL sürecine baktığımızda15 Temmuz’dan bu güne kadar çıkartılan KHK’lerle hukuki sınırların aşıldığını söylemek gerekmektedir.
Basının susturulması, gazetecilerin tutuklanması, binlerce akademisyenin işinden gücünden edilmesi, işinden olanların yargı yoluyla hak aramalarının engellenmesi, başta sağlık hakkı olmak üzere bir dizi temel haklarından yoksun bırakılmaları ile kamu düzeninin sağlanması arasında bağlantı kurmak olanaklı değildir. OHAL nedenleri ve amacı açısından Anayasa’da belirlenen ve ilan edilen sınırları aşmış keyfiliğe dönüşmüştür. Keyfiliğin hukuk kuralı olduğu yerde hiç kimsenin güvencesi yoktur. Bu gün sessiz kalan herkes keyfiliğin kendisine dokunacağı günü, kısaca sırasını bekliyordur.
24 Mayıs 2017, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi