Genç kız yaşama iyi hazırlanmıştı. En iyi okullardan birini başarıyla bitirdi. Kurumsal, herkesin güvendiği, piyasada çok iyi bilinen bir şirkette işe başladı. İşi evine uzak olmasına karşın işyerinin servisi ile gidip geldiği için sorun olmuyordu.
İki yıl boyunca işini severek çalıştı. Bir sabah servisle işe giderken servis aracı kaza yaptı. Servis şoförü kazada yaşamını yitirdi. Genç kız ağır yaralı olarak kurtuldu. Günlerce hastanede tedavi gördü. Tedavisi bittiğinde şehirler arası trafiğe çıkamadığını fark etti. Kaza sonrası ilk bindiği servis aracında fenalaştı. Doktora gitti, bu durumunu belgeleyen raporlar alıp, işyerine başvurdu. Şehirler arası yola çıkmasını gerektirmeyecek şubelerden birisinde görevlendirilmesini istedi.
İşyeri genç kızın bu talebini kabul etmedi. Kız iş sözleşmesini sona erdirmek zorunda kaldı. Geçirdiği kazanın etkisi halen sürdüğü için işverene dava açtı.
Davayı açınca öğrendikleri ile şok oldu:
Her sabah arkadaşları ile kendisini duraktan alıp işyerine götüren servis ile işyeri arasında hiç bir hukuki ilişki yokmuş. Servis aracı onları taşıması için işverenle herhangi bir anlaşma yapmamış.
Kızın işvereni kurumsal firma Y AŞ ile Z AŞ arasında, adına “SATIN ALMA ÇERÇEVE ANLAŞMASI” denilen bir sözleşme imzalanmış. Sözleşme ile Z AŞ kızın işvereninin de içerisinde yer aldığı şirketler topluluğunun “Ambalaj, taşıma temizlik vb… toplu satın almaya uygun malzeme veya hizmetlerin toplu alımlarını” karşılamayı üstlenmiş.
İki şirket arasında yapılan bu sözleşmeyle taraflar, Z AŞ’nin üstlendiği “hizmetleri/malzemeleri doğrudan kendisi veya tespit edeceği bir firma tarafından verilebileceğini kabul” etmişler.
Taraflar arasında yapılan bu sözleşmenin amacı Z AŞ’nin iş aldığı topluluk şirketlerinin “mevcut hizmet standartlarını korumak kaydı ile tasarruf temin etmek amacıyla Hizmetler/Malzemeleri X Topluluğu Şirketleri adına toplu alımlarını gerçekleştirmektir” sözleri ile açıklamışlar.
Sözleşmede kurumsal işyerinin içinde yer aldığı şirketler topluluğu yönetim kurulu üyelerinin de aralarında bulunacağı, konsey ve kurullar şeklinde denetim organları belirlenmiştir.
Z AŞ tarafından, genç kızın çalıştığı kurumsal işyerinin İstanbul, Gebze, Samsun, İzmir vb. illerdeki şubelerinin taşıma işinin karşılanması için A firması ile anlaşma yapılmış.
Taşıma işi yapan A firması ile kızın çalıştığı kurumsal işyeri arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme yok. Kızın çalıştığı işyeri “Tüm kusur bir başka firmanın şoföründe sorumluluğum yok. Taşıma firmasıyla da hiç bir ilişkim yok sorumlu değilim” diyor. Hukuki deyimle “illiyet kesilmiştir” diyor.
Z AŞ emsal mahkeme, yargı kararları ve bilirkişi raporlarına dayanarak kendisinin danışman firma olduğunu, danışman olarak görev aldığı için işveren sıfatının bulunmadığını, işçilik alacaklarından sorumlu olmadığını ileri sürüyor.
Taşıma işini üstlenen ve kazada şoförü de ölmüş olan firmanın zararı karşılayacak hiçbir mal varlığı yok. Ancak zar zor kârı zararı dengeleyebilen bir limited şirket.
Dev bir “kurumsal firma” var. Kaza yapan işçi bu firmanın işçisi ama firmanın kurduğu hukuki ilişkiler firmaya dokunulmazlık kazandırmış, sorumluluğu yok.
Taşıma işini servis firmasına veren Z AŞ “Ben bu işi sözleşmeye göre kendim yapmak zorunda değilim, sadece danışmanlık yaptım, sorumluluğum yok” diyor.
Kazayı yapan servis firması, “Sorumluyum ama malım mülküm yok, şirketim ortada” diyor.
Genç kız şaşkın, “Ne yapmalıydım, servise binmeden önce bu servisle işverenim arasındaki hukuki ilişkiyi mi araştırmalıydım?” diye soruyor.
Mecliste ise kiralık işçi yasası sıra bekliyor. Yani beterin beteri geliyor.
İşyeri kurumsal, kâr kurumsal işverenin. İşçi kiralık, özel istihdam bürosunun. İşçinin ücret, sosyal güvenlik, izin, fazla çalışma hakları ise artık hak getire.
2 Mart 2016, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi