İşverenler, ayakları üzerinde zor duranları, yaşama mücadelesi verenleri istismar ediyorlar.
Sabıka kaydın varsa zor iş bulabilirsin. Eğer “Zor iş bulabilir” sınıfındaysan bu iş piyasasında kolay pazarlanan biri olduğun anlamına gelir.
Bazı özel istihdam büroları, şartlı tahliye edilenler konusunda uzmanlaşmışlar. Şartlı tahliye edilenleri, geçici işçi adı altında çalıştırıyorlar. Beş yıldır geçici işçi adı altında çalışanlar var.
Her ücret ödeme döneminde geçici işçi olarak çalışanlar saatlerinin az gösterildiğinden yakınıyorlar.
“Bazen, insanların bir gününün tamamı maaş çeklerinde gözükmüyor. Herifin birinin tüm hafta sonu kayıptı.”
En önemli yakınma konularının başında düzensiz çalışma saatleri geliyor. Sabah altıda işyerinde oluyorsun, “Kimi zaman bir kaç saat sonra seni eve gönderiyorlar, kimi zamansa 14 saat aralıksız çalışıyorsun”.
Geçici işçi ayarlayan bürolar (özel istihdam büroları) “Oradan buradan işe arabayla gelen işçileri hiç ödeme yapmadan düzenli olarak eve gönderiyorlar.”
“Faturaları ödeyip bize yetecek kadar kazanamadığımızdan kocamla sık sık tartışıyoruz.”
W işyerim, “Çalıştığım yerler arasında kimsenin seni arkadan bıçaklamaya çalışmadığı ilk yer çünkü W zaten yeterince yapıyor bu kötülüğü. Kendimi bir hapishane filmindeymişim gibi hissediyorum. Sanki Yürüyen Ölüler’deyim…”
“Allah’ın her günü canımı dişime takarak çalışıyorum, sıkı çalışırsan seni terfi ettireceğiz diyorlar ama yalan söylüyorlar.”
“İş feci, ücret iyi değil. Her şeyin düzgün yapılması için çok çalışmalısın. Bu beni strese sokuyor. Bilgisayarlarla takip edilebilmek, insanları epey baskı altına sokuyor. Doğru dürüst para ödemediklerinden kendini değersiz hissediyorsun….yeni bir feodalizm evresine giriyoruz. Şirketler derebeyi işçiler serf.”
İşçiler güvencesiz çalışmayı içselleştiriyorlar. “İş, sizde güvencesizlik, gözden çıkarılabilir olma duygusu yaratıyor.”
İşçilerin çalışma koşullarını belirlemeye dönük çalışmada işçilerle yapılan görüşmelerin ikisi dışında tamamının telefonla yapıldığı belirtiliyor. Çünkü işçilerin çoğu, işlerinden olma korkusu yaşıyorlar. Kara listeye alınma korkusuyla da isimlerinin anonimleştirilmesini istiyorlar.
İşçilerle bağlantı kurulduğunda işçiler önce hikayelerini anlatmak istediklerini söylemlerine karşın, mülakat için randevulaşmayı kabul etmiyorlar veya verdikleri randevuya gelmiyorlar.
Bazen özet cümlelerle, bazen birebir alıntı yaparak aktardığım bu satırlar, güvencesizliğin her geçen gün hakim olduğu, özel istihdam bürolarının en hızlı büyüyen iş kolu olarak öne çıktığı ABD çalışma yaşamından örnekler.
Çiçeği burnunda çalışma bakanımız özel istihdam bürolarını yasalaştırmakta kararlı olduğunu açıkladığı günlerde okuduğum bir makaleden alındı.* Aynı kitapta da yer alan bir diğer makalede deniliyor ki:**
“Güvencesizlik çok açıktır. Davis’in küresel kayıt dışı işçi sınıfı dediği kesim (Kenar mahalle halkıyla çakışan ama birbirinin aynısı olmadığını düşündüğü sosyoekonomik katman), şu anda sayıca 1 milyarı aşarak yeryüzünün en hızlı büyüyen ve en eşsiz toplumsal sınıfını oluşturmaktadır.”
Bu milyarın içerisinde isimleri, Ayşe, Any, Mike da olsa fark etmiyor. Onlar düşük ücretle çalıştıkları için zekalarından bile şüphe edilenler. Onlar, insan yerine koyulmamayı içselleştirmek zorunda kalanlar.
Onlar cinsel tacize, cinsel ayrımcılığa uğrayıp suçlu çıkartılanlar. Onlar güvencesizler. Çalışma bakanımız da onlara müjde veriyor. En güvencesiz olanı en kötü işlerde çalıştırmada uzmanlaşmış özel istihdam büroları yasasını mutlaka çıkartacaklar.
Ne diyelim, herkes ektiğini biçsin.
*Arun Gupta, “Walmart İşçi Sınıfı”, Socialist Register 2014 21. Yüzyılda Sınıflar ve Sınıf Mücadelesi, Çev. Tuncel Öncel, Yordam Kitap, 2015
**Bryan D.Palmer “Sınıfı Yeniden Düşünmek: Proleterleşme Olarak Güvencesizlik”, Socialist Register 2014 21. Yüzyılda Sınıflar ve Sınıf Mücadelesi, Çev. Tuncel Öncel, Yordam Kitap, 2015
23 Aralık 2015, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi