Suat Eroğlu, genç bir film yönetmeni. 23 Ekim 2014 tarihinde Hak-iş Konfederasyonunun Emeğe Saygı temalı film festivalinde En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Film Ödüllerini aldı. Aldığı ödüle sevinemeden Hak-İş delegesi, Hak-İş’e üye Hizmet-İş Sendikası İstanbul 7 No’lu Şube Sekreteri Nizamettin Yurul tarafından yumruklandı, küfür ve hakarete maruz kaldı.
Suat Eroğlu ile Denizli’de bir toplantıda beraber panelist olduk. Olayı sordum anlattı. Sonrasında olaya ilişkin video kayıtlarını, emniyet kayıtlarını yolladı, okudum, dinledim. Neresinden tutsan elinde kalıyor derler tam da öyle.
Toplantının ev sahibi Hak-İş Konfederasyonu. Bir işçi örgütü.
Saldırıya uğrayan emeğe saygı temalı filim festivalinde çektiği filmle ödül alan yönetmen. Ödül gecesine kadar da ödül gecesi dahil bir belediyede taşeron işçisi.
Saldırıyı gerçekleştiren sendikacı.
Ne olmuştu?
Suat Eroğlu, Filmi Soma’da ölen işçilere adadığını, “Gecesinde aç yatılmayan gündüzünde sömürülmeyen bir dünyayı ancak işçi sınıfının kurabileceğini” dile getirip, aldığı ödülü sol eliyle kaldırarak sahneden inmek istedi.
Genç işte kanı deli akıyor. Ne bulunduğu yerin farkında, ne kimlerle muhatap olduğunun…
Başbakan Davutoğlu’dan sonra kürsüye çıkan Bülent Arınç’a göre ödül alan yönetmen kendisine ödül verildiği için, “Üç kere beş kere teşekkür etmeli, Allah razı olsun” demeliydi. Yönetmenin aldığı ödülü sol eliyle havaya kaldırması Arınç’ın gözünden kaçmamıştı. Elde ki ödül yok sayıldı. Sol yumruğun havaya kaldırılmasına dönüştü. Arınç bu, yılların politikacısı, atlar mı, teşhisi koydu: Yönetmenin “Sol yumruğunu hava kaldırıp işçilerden falan bahsetmesinin emek mücadelesiyle bir alakası olmadığını, bu tavrın eski Türkiye’de kaldığını” vurguladı.
Arınç’ın mesajı yerini buldu. Yönetmene karşı salondan uğultular ve küfürler yükseldi. Küfürlerden rahatsız olan Suat Eroğlu itiş kakışlar arasında salondan ayrılmaya çalıştı. Kapının önüne geldiğinde arkasından gelen birisinin “Taksimci o… çocukları, ananızı s…” diye küfrederek üzerine saldırıp attığı yumrukla yere yığıldı.
Olaya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Suat Eroğlu’yu saygısızlıkla suçlayıp, gereksiz bir konuşma yaptığını söyleyip “Buna karşın bu olayı tasvip etmiyoruz saldırganı tanımıyoruz” dedi.
Mahmut Arslan’ın tanımıyoruz dediği saldırgan Mahmut Arslan’ın hâlâ başkanı olduğu ve uzun yıllar başkanlığını yaptığı Hizmet-İş Sendikasının İstanbul 7 No’lu Şube Sekreteri. Mahmut Aslan onlarca toplantıda birlikte fotoğraf çektirdiği, şube sekreterliği görevini yapan saldırgan Nizamettin Yurul’u tanımadığını söylüyor, söyleyebiliyor.
Eski Türkiye’de sendikadan istifa eden üyesini döven sendikacı gördük. Yeni Türkiye’de kendi çağırdığı ödül töreninde ödül verdiği yönetmene saldıran sendikacıyı da görmüş olduk. Yeni Türkiye’de kendi şube sekreterini tanımıyorum diyebilen konfederasyon başkanını da gördük.
Yeni Türkiye’de örneğin sendikalı olduğu için işten atılan işçilerin, bizi SF Deri işvereni işten attı, sendikalı olmak temel bir haktır, SF Deri’nin sendika hakkına saygı duymaması hukuka aykırı demesinin, internet veya sosyal medyada paylaşmasının mahkeme kararıyla yasaklandığını gördük.
Yeni Türkiye’de metal işçisinin yıllar süren işveren, sendika, devlet iş birliğine başkaldırdığını da gördük.
Bize tüm bunları bir kez daha anımsatan Suat Eroğlu, muktedirlere yakın olarak önünü açmaya çalışmayı kabul etmeyecek kadar onurlu bir deli adam. Son sözüm ona;
“Zenginin sözüne beli diyorlar/Fukara söylese deli diyorlar/Zamane şeyhine veli diyorlar/Gittikçe çoğalır delimiz bizim”(Şarkışlalı Serdari)
EVRENSEL GAZETESİ 24 Haziran 2015