Bakanlar Kurulu, dün metal işkolunda 15 bin işçinin çıktığı grevi “milli güvenlik” gerekçesiyle “erteledi”. Bir grev daha erteleme adı altında yasaklandı. Bu yasaklamaya Haziran 2014’teki Şişecam’a bağlı işyerlerinde Kristal-İş Sendikası’nın uyguladığı grevde olduğu gibi yargıda geçit verirse artık fiilen bu ülkede grev hakkının yasak olduğunu söylemek zorundayız.
Grev hakkını elde etmek ise, tek başına ne metal ne kağıt, ne cam işçisinin sorunudur. Grev hakkının özgürce kullanılmadığı yerde siyasal sistem sorunu vardır. Sorun, demokrasinin olup olamayacağı sorunudur.
GREVE NASIL GELİNDİ?
Metal işkolunda Birleşik Metal İş Sendikası grev kararı almıştı. İşverenler de grev oylaması istedi. Grev oylaması, işçiler grev kararı aldıktan sonra o grevin engellenmesi için başvurulan bir karşı hamledir.
Metal işkolundaki 28 Ocak itibarıyla 9 işyerinde yapılan grev oylamasının tamamında işçiler greve evet dedi.
Üstelik grev oylamaları işyerlerinde sadece bir vardiyanın bulunduğu 12.00-14.30 arasında yapıldı. Bu saatlerde işyerinde olmayan 16-24, 24-08 vardiyasında çalışan işçiler, kendi olanaklarıyla grev oylaması saatinde işyerinde bulunup iradelerini ortaya koydular.
İşçiler grev haklarına sahip çıktı. Hak aramada kararlı olduklarını oylarıyla sandıkta gösterdi. Bu iradeye saygı duyulması gerekirken, işveren ne grev hakkına ne işçinin iradesine saygı gösteriyor. Grevleri yasaklatmak için bir kez daha harekete geçiyor.
MESS’TEN FİİLEN YASAKLAMA TALEBİ
Metal sektöründe greve çıkacak işyerlerinin 18’i Kocaeli bölgesinde bulunuyor. Bu 18 işyerinde 7611 işçi çalışıyor. 26 Ocak 2015 tarihli Kocaeli Gazetesi’nin haberine göre işveren sendikası MESS, Kocaeli Sanayi Odası’na başvurarak, metal işkolunda grevlerin yasaklanmasını istedi.*
Kocaeli Sanayi Odası da grevlerin yasaklanması için Bakanlık nezdinde girişimlerde bulundu ve Bakanlar Kurulu dün (30 Ocak 2015) “milli güvenlik” gerekçesiyle bu grevi “erteledi”.
Grev ertelemesi, fiilen grevin yasaklanması demektir. Her ne kadar yasada grevlerin yasaklanması denilmiyor, Bakanlar Kurulu kararıyla grevlerin durdurulmasının adına “grev ertelemesi” deniliyorsa da gerçekte yapılan, erteleme adı altında yasaklamadır.
Çünkü grevler Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulduğunda tarafların anlaşmamaları halinde grevlerin yeniden başlaması yasal olarak olanaklı değil.
Geçmişte “ertelenen” hiçbir grevde bu yasal düzenleme nedeniyle erteleme süresinin sonunda tekrar yapılamadı.
Erteleme sonunda sendika, Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) başvurmak zorundadır. Başvurmaz ise sendikanın toplu iş sözleşme yetkisi düşer. Sendika bu durumda hukuken toplu pazarlığın tarafı olmaktan çıkar. Grev yapamaz. Yaparsa yasadışı grev olur. YHK’ye başvurduğunda ise çoğunluğu işveren ve hükümeti temsilen atanan üyelerinden oluşan YHK kararı kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir. YHK’ye giden bir sözleşme sonrası grev yapmak hukuken olanaklı değildir. Dolayısıyla yapılan erteleme değil, açıkça grevin yasaklanmasıdır.
İşveren sendikası MESS, Kocaeli Sanayi Odası’na talepte bulunarak açıkça grevlerin yasaklanmasına aracılık yapmasını istemiştir. Kocaeli Sanayi Odası da bu ülkede hiç değişmeyen “ekonomi zarar görür, ihracat etkilenir, istihdamı daraltır, rekabet gücünü zayıflatır” gerekçeleriyle grevlerin yasaklanmasını istedi.
Grevin doğasına aykırı bu istemin özeti, grev hakkı bu ülkede, işyerine, ekonomiye, rekabet gücüne olumsuz etki yapmıyorsa uygulansın, aksi halde yasaklansın demektir.
MESS’in Kocaeli Sanayi Odası üzerinden dillendirdiği talep açıkça grev hakkının yasaklanması talebidir. Eğer bir grev, ekonomiyi, işyerini, işvereni, işverenin kârını, rekabet gücünü olumsuz etkilemiyorsa, grev değildir. Grevin işvereni olumsuz etkilemesi, grev kavramının doğasından kaynaklanan bir zorunluluktur.
Kağıt sektöründe Türk-İş’e bağlı Selüloz-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Olmuksan AŞ işyerlerinde grev kararı alması üzerine işveren grev oylaması istedi.
Olmuksan AŞ’de grev oylaması isteyen işçi sayısı 330, greve hayır diyen işçi sayısı 242. Yani grev oylaması isteyen 330 işçiden 88 işçi greve evet demiş. Demek ki bu 88 işçi gerçekte grev oylamasını işveren baskısından çekindiği için imzalamış. Gizli oy açık sayım esasına göre oylama yapıldığında gerçek görüşleri doğrultusunda oy kullanmışlar. İşyerinde sendikalı işçi sayısı 630, greve evet diyen işçi sayısı 717. Demek ki sadece sendika üyeleri değil, sendika üyesi olmayan 87 işçide greve evet demiştir.
HER GREV Mİ AYNI GEREKÇEYLE YASAKLANIR!
Türkiye’de geçmişte kağıt başta olmak üzere kamu işyerlerinde alınmış grev kararları ve başlayan grevler, örneğin 2000, 2002 ve 2004’teki lastik, 1989 metal, 2001, 2003, 2004 ve 2014’teki cam, 2012’deki hava yolları grevlerinin tamamı, grevin doğasına aykırı bir şekilde resmi olarak “milli güvenlik” gerekçesiyle, gerçekte ise ekonomiyi, dolayısıyla işvereni olumsuz etkileyecek diye yasaklanmıştır.
Eğer sadece ekonomiyi, işvereni etkilemeyen grevlere izin verilecekse, o zaman. Unutmayalım, grev işçilerin üretimden gelen güçleriyle işverenlere karşı meşru hukuki zor kullanım hakkıdır.
Eğer sadece ekonomiyi, işvereni etkilemeyen grevlere izin verilecekse, o zaman bu ülkede grev hakkının olmadığını haykırmak; gerçek grevin ne olduğunu göstererek, grev kapsamında olsun olmasın tüm sendikaların greve çıkmaları zorunludur. Aksi halde, kağıt, lastik, metal, cam, hava yolları grevlerinde yaşananlar bugün-yarın yaşanmaya devam edecektir.
(*) http://www.kocaeligazetesi.com.tr/ksodan-grevi-erteleme-talebi-627365h.htm
(**) Bu yazı basılı gazeteye girdikten sonra, dün öğleden sonra (30 Ocak 2015) Bakanlar Kurulu erteleme adı altında metal grevlerini yasakladığından tekrar gözden geçirilmiştir.
EVRENSEL GAZETESİ 31 Ocak 2015