Menu

Zamane patronluğu: Mülkiyetsiz işverenlik

10 January 2015 - Adaletin İş Yüzü

Bu yazıyı öğrencilerime yazıyorum. Onlar henüz soru sorabiliyor.

CEO’lar, üst düzey yöneticiler, doktorlar, mühendisler, akademisyenler, reklamcılar, hayatımızı renklendiren sektörlerdeki eğitimli, muzip, yaratıcılar da saklasın bu yazıyı. Bir gün kendilerini işe alanlarla işleri ters gittiğinde ya da işten atılıp “Nasıl yani!”
dediklerinde olayı anlamada yardımı olur.

Mal alıp satana tacir, mal alıp satmaya ticaret denilir. Ticaret riskli bir iştir. Elindeki malı satamayabilirsin. Satarsın, paranı alamayabilirsin. Alacaklıların kapına dayanır, elinde avucunda ne varsa alıp götürebilirler.

Tacirler baktı ki işler ters gittiğinde tüm malvarlıklarını yitiriyorlar, riski azaltacak çözüm arayışına girdiler. Birden fazla tacir bir araya geldi, bir ortaklık kurdu. Bu ortaklığa mal varlıklarının bir kısmını verdiler. Adına “şirket” dediler. Ticareti bu şirket adına yapmaya başladılar. Böylece işler ters gittiğinde tüm mal varlıklarını yitirmekten kurtulup, şirkete özgüledikleri mal varlıklarıyla sorumlu olacakları bir sistem geliştirdiler. Hukuk, aslında birden fazla tacire ait olan bu ortaklığı “tüzel kişi” olarak adlandırdı. Hukuk aracılığıyla tacirlerin kurduğu ortaklık sanki insanmış gibi haklar ve borçlar edinebilme hakkına kavuştu. Alacaklılar, sadece tüzel kişiye özgülenmiş mal varlığından alacaklarını alabilir oldular. Böylece tacirler tüm mal varlıklarıyla sorumlu olmaktan kurtuldu. Sadece o şirket için beyan ettiklerinden sorumlu oldu.

Tacirler işleri geliştirip “sanayici” olunca da tüzel kişi formatını sürdürdüler. İşten atılıp hakkını alamayan işçiler-çalışanlar baktı ki, batmış görünen işverenleri hiç batmamış gibi aynı yaşam tarzını sürdürüyor. Aynı arabaya biniyor, aynı yalıda yaşıyor. Batan patron değil, “tüzel kişi” olduğu için onlar kendilerine emir veren, kendilerini çalıştıran tacire, yani sanayiciye, yani patrona hiçbir şey yapamıyor.

HUKUKSUZLUĞUN DEVREDİLME MODELİ: TAŞERONLUK, TEDARİKÇİLİK

“Tüzel kişi”nin sahiplerine şirketin mal varlığıyla sorumlu olmak da yük geldi.
Yeni bir üretim örgütlenmesine geçtiler. Üretim sürecini parçaladılar. İşleri birden fazla “tüzel kişi işveren” (taşeron-outsource) arasında dağıttılar. Enjeksiyon bobinini bir işverene, contayı bir başka işverene yaptırmaya başladılar. Her bir parçayı üreten şirkete “tedarikçi firma”, kendilerine “ihale makamı” dediler. Böylece parçaların birleştirme işini yapan işçilerin dışındaki işçilerin borçlarından sorumlu olmaktan kurtuldular. Sıfır stokla çalışma, depolama maliyetlerinden kurtulma olanağına kavuştular.

İşçi bobin üretirken iş kazası geçirdiğinde, sadece bobin üretim işini üstlenmiş şirketi dava edebilir oldu. Ana firma “Ben işi ihale edenim, beni ilgilendirmiyor” diye sorumluluktan kurtuldu. Sistemin adını “üretimde esneklik” diye adlandırdılar. İşleri delege ettikleri yavru firmalara KOBİ adını verdiler. Sadece işleri değil hukuksuzluğu da KOBİ’lere devrettiler. “Biz” dediler “kurumsal işyerleriyiz. İş güvencesine de sendikal örgütlenmeye de bir itirazımız yok. Ama KOBİ’leri korumak gerekir. KOBİ’lerde işten atılan her çalışan sendikal tazminat alır, her çalışan iş güvencesinden yararlanırsa KOBİ’ler ayakta kalamaz. Bu nedenle otuzdan az kişi çalıştıran işyerlerinde iş güvencesi hükümleri uygulanmasın.”

Böylece kendileri için üretim yapan, kendilerinin örgütlediği, adına tedarikçi firma dedikleri, KOBİ dedikleri gerçekte kendilerinin olan onlarca işyeri üzerinden ucuz güvencesiz, sorumlu olmadıkları işçi çalıştırma olanağına kavuştular.

BÖL, YÖNET, NASILSA KÂR BANA GELECEK

Baktılar sistem böyle de gidiyor. Bir adım ötesine geçtiler. Ana firmada çalışanların hak aramasını engellemek, çalışanlar üzerinde denetimi en az maliyetle en üst noktaya çıkarmak için harekete geçtiler. Yapılan işleri bölüp, her bir üretim aşamasını bir başka işveren üzerinden kayıt altına almaya başladılar. Aynı fiziki mekan içerisinde eleman çalıştıran onlarca tüzel ya da gerçek kişi işveren ortaya çıktı. Bunlara da bilinen adıyla taşeron, hukuki adıyla alt işveren dediler; beyaz yakalılar da buna “outsource” (dışarıdan tedarik) dediler.

Yetmedi, adına “leasing” denilen bir sistem geliştirdiler. Makineleri, hatta fabrikaları, leasing şirketine devredip, şirketten geri kiralama yoluyla aldılar. “Finansal kiralama” adı altında çıkardıkları bir yasayla da leasing yoluyla kiralanan mallara beş yıl dokunulmasını engelleyen düzenlemeler yaptılar.

Çalışanları ise, beyaz yakalı, sosyal ortak, mavi yakalı, taşeron işçisi, kısmi süreli çalışan ya da sözleşmeli, part-time çalışan, yevmiyeci vb. olarak ayırdılar. Her bir çalışan grubunu diğerine karşı tehdit olarak kullanmanın adını “beşeri sermayenin rantabl kullanılması” taktılar.

İşin gerçek yüzü ortaya çıkıp cila döküldüğünde hemen çark ettiler. Taşeron sistemi çok mu tepki aldı, “Biz sadece şoförleri, çaycıları, hizmetlileri taşerona veriyoruz. Diğer alanlarda outsource hizmetlerinden yararlanıyoruz” dediler.

Buraya kadar işçi kimin? Tedarikçi firma (outsource) ya da taşeronun.

İşyeri kimin? Leasing firmasının.

Borç kimin? Tüzel kişinin.

Kâr kimin? Asıl işverenin.

Sonuçta işçi “İşverenim şu şirket” dediğinde “Hayır, o bir marka adı, senin işverenin falanca tüzel kişisi” dediler. İşçi şaşırdı, işçinin avukatı şaşırdı. Hukuk şaşırdı. Bu nedir diye sorduklarında ise dediler ki, bu sistem “mülkiyetsiz işverenlik”tir. Mülkiyetsiz işverenlik, sorumluluktan arınmış, sadece kâra el koyan, kâra el koymanın yanında işveren olarak hukuki alanda kendini görünmez kılan, ticaretin bedelinden sıyrılan bir sistemdir.

Beyaz yakalı “outsource hizmetlisi” olunca içine su serpildi, haliyle rahatladı; onca eğitimine rağmen “taşeron” ile “outsource” arasında ne fark var diye sorgulamadı. Bu sisteme açık itiraz eden ne yazık ki yine kanunen beyaz yakalı ile aynı statüde olan işçiler oldu. Tabii örgütlü işçiler. Tabii örgütlenebilen işçiler.

EVRENSEL GAZETESİ 10 Ocak 2015

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>