İşçilerin işten atılma riskini göze alarak sendika üyesi olmalarının belirleyici nedeni ücret, ücrete bağlı haklar ve çalışma koşullarında iyileşme sağlama istemidir.
Sendikalar, işçilerin çıkarlarını korumak için toplu iş sözleşmesi yaparlar. Toplu iş sözleşmesi imzalamak sendikal sistemin temel amaçlarından birisidir.
Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi için bir işyerinde işçileri üye yapması yetmez, o işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki belgesi almış sendika olması gerekir.
Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yetki belgesi alması için izlemesi gereken süreci belirleyen sisteme toplu iş sözleşmesi yetki sistemi denilir.
Toplu iş sözleşmesinin işçi tarafında hangi sendikanın yer alacağı yetki sistemi ile belirlenir.
Toplu iş sözleşme yetki isteminin sağlıklı olmasının en temel ölçütü, işçinin gerçek iradesini yansıtan sendikanın toplu iş sözleşmesinin tarafı olarak belirlenip belirlenmediğidir.
Toplu iş sözleşmesinin tarafı sendikanın belirlenmesinde işverenin etkisinin olmaması zorunludur.
Yetkili sendikanın belirlenmesinde işverenin tekili olduğu yetki sistemleri sendikaların bağımsızlığı ilkesiyle uyumlu sistemler değildir.
Türkiye yetkili sendika işverenin SGK’na vermiş olduğu işe giriş bildirgeleri esas alınarak belirlenmektedir. İşçiler işveren işyerini hangi işkolundan bildirmişse, ayrı bir işkolu tespiti yapılana kadar işverenin işyerini bildirdiği işkolunda örgütlü sendikalardan birisine üye olabilirler.
İşveren SGK kendi bildirdiği işçi sayısına, kendi bildirdiği işkoluna yetki tespiti geldikten sonra itiraz edebilmektedir. İşverenin itirazı üzerine başlayan yargılama uzun sürdüğünde işveren bu kez yargılama süresini sendikasızlaştırma için kullanabilmektedir.
Dolayısıyla Türkiye’de uygulanan yetki belirleme sistemi sendikasızlaştırmaya yol açan bir sistemdir. Sistemin sendikasızlaştırmaya yol açtığını 1992 yılından 2009 yılına kadar 4 sektör üzerinden incelemiştim. İnceleme sonrası Türk-İş, DİSK ve Hak-İş konfederasyonlarına bağlı sendikaların yetki başvuruları üzerinden yetki davalarının kaç gün sürdüğü, sendikaların kaçını kazandığı, kazanılan davlar sonucu kaç işyerinde toplu iş sözleşme yapıldığını, bu süreçte kaç işçinin işinden olduğunu belirlemiş, sonuçları kitap halinde yayımlamıştık.*
1992-2009 yılını kapsayan araştırmamızın özet sonuçlarına göre sendikalar davasını kazandıkları her 100 yetki tespitinden sadece 27’sinde toplu iş sözleşmesi yapabiliyorlardı.
Aradan geçen yıllar içerisinde durumda bir değişiklik olup olmadığı konusunda fikir vermesi için yaptığımız araştırmanın sadece bir sendika üzerinden benzerini yapıp karşılaştırma yapmanın durumu aydınlatacağını düşündük.
Bu konuda Av. İrfan Taşkın** arkadaşımız görev üstlendi. Ocak 2015 yılından Ekim 2020 yılına kadar sendikanın yetki başvurularının sonuçlarını derledi. Sonuçlar şöyle: